Sempozyumun Amacı
Osmanlı-Macar ilişkileri Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda genişlemesi ile birlikte yüzyıllar
boyunca olumsuz bir seyir izlemiştir. Osmanlı Devleti Balkanlardaki nüfuzunu XIV. Yüzyılın başlarından
itibaren arttmış ve bu durum Avrupa’da büyük bir paniğe neden olmuştur. Osmanlılar ile Macarlar
bilhassa Sırbistan’ın kontrolü meselesinde karşı karşıya gelmişlerdir. Bu gerginlik 1396 yılında yapılan
Niğbolu Savaşı ile had safhasına ulaşmıştır. Avrupalı güçler Osmanlıları Balkanlardan atmak
maksadıyla büyük bir haçlı ordusu oluşturmuşlar, oluşturulan bu kuvvetin başını da Avrupa’nın
kalkanı olarak görülen Macarlar çekmiştir. Bu Haçlı seferinin başarısız olmasının ardından da II. Murad
döneminde 1440-1448 yılları arasında Osmanlılar ile Macarlar arasında önemli savaşlar vâki olmuştur.
Kanunî Sultan Süleyman devrinde önce 1521’de Belgrad’ın fethi ile başlayıp, 1526 yılında Macarlar’a
karşı yapılan Mohaç Meydan Savaşı neticesinde Macaristan Osmanlı kontrolüne girmiş ve bu
hakimiyet yaklaşık olarak iki yüz yıl sürmüş ve 1689’daki II. Viyana bozgunu neticesinde bu hakimiyet
sona ermiş, ardından Macar topraklarında Habsburg hakimiyeti başlamıştır.
XIX. yüzyıl ikinci yarısına gelindiğinde ise Osmanlı-Macar ilişkilerinde yumuşama görülmüştür.
Macarlar 1789 Fransız İhtilali’nin de yaydığı milliyetçilik fikirlerinin yayılmasının da tesiriyle
Avusturya’ya karşı bağımsızlık fikirlerini benimsemişlerdi. 1848-1849 yılında Macarlar Avusturya’ya
karşı bağımsızlık savaşı vererek Macar Cumhuriyeti’ni kurmak istemişlerdir. Lajos Kossuth yeni bir
meclis kurarak Macar bağımsızlık hareketine hız kazandırmış ve 1848 tarihinde Avusturya’ya savaş
ilan etmişlerdir. Bu girişimi bastırmak amacıyla Avusturya Rusya’dan yardım istemiş ve Ruslardan
gelen yardım ile birlikte Macarlar yenilgiye uğramışlar ve Ruslar tarafından Macarlara yönelik büyük
bir katliam vukua gelmiştir. Bu yenilgi üzerine Macarlar Osmanlı topraklarına sığınmışlardır. Avusturya
ve Rusya’nın sığınmacıları Osmanlılardan talep etmesi ve bu talebin Osmanlılar tarafından
reddedilmesi sonucu siyasî bir kriz ortaya çıkmıştır. Osmanlı Devleti’nin Lajos Kossuth’a ve kendisine
sığınan mültecilere kucak açması Osmanlı-Macar ilişkilerinin gelişmesi açısından bir dönüm noktası
olmuştur.
Osmanlı-Macar ilişkileri dostane bir şekilde gelişmeye devam etti. 93 Harbi olarak bilinen
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında Macaristan’da Osmanlı lehine protestolar yapılmıştır. Ayrıca, 1878
yılında Macaristan’a giden Osmanlı elçilik heyeti çok iyi karşılanmış ve Macar haklı tarafından büyük
ilgi görmüştür. Hatta Debrecen’de Sultan II. Abdülhamid’e takdim edilmek üzere bir taç yapılmıştır.
Daha sonra, 1880 yılında Macaristan’da bir sel felaketi meydana gelmiş ve Osmanlı Devleti bu felaket
karşısında Macaristan’a yardım elini uzatmıştır.
Osmanlı-Macar ilişkileri ilerleyen yıllarda daha da gelişme göstermiş ve 18 Aralık 1923’te
Türkiye-Macaristan Dostluk Antlaşması imzalanmıştır. 2023 yılına gelindiğinde ise imzalanan bu
antlaşmanın 100. yılı kutlanmış ve 2024 yılı Türkiye ve Macaristan’da karşılıklı kültür yılı ilan edilmiş
ve kutlanmıştır.
Sempozyumun amacı, Osmanlı Devleti ve Türk tarihinde farklı dönemlere ait Türk-Macar
ilişkilerine dâir yapılan ve yapılacak olan çalışmaları bir araya getirerek, bu devletler arasında
geçmişten bugüne cereyan eden ilişkiler yumağını gün yüzüne çıkarmaktır. Osmanlıların
kuruluşundan itibaren Macarlarla yüzyıllar süren savaşlar hâsıl olmuş, XIX. yüzyılın ikinci yarısına
gelindiğinde ise bu iki devlet arasında dikkat çekici bir biçimde yakınlaşma meydana gelmiştir. Bu
yakınlaşma giderek artmış ve 18 Aralık 1923 yılında Türkiye-Macaristan Dostluk Antlaşması
imzalanmıştır. 2023 yılına gelindiğinde ise zikredilen antlaşmanın 100. yılı kutlanmıştır. Bu
sempozyumda, uzun yüzyıllar süren savaşlarla başlayan ilişkilerin, yumuşama ve dostluğa dönüşme
serüveni ele alınacaktır.